top of page

Azerbaycan'a Mutlaka Gitmek İçin 10 Sebep

 

Dünyada varolan 11 iklim kuşağından 9'u

Yeryüzünde varolan iklim tiplerinden kara ikliminden yağışlı subtropik (Lenkeran) ve dağlık tundra (Büyük Kafkas sıradağlarının yaylaları) iklimine kadar çoğunluğuna tek bir ülkede rastlanması eşsiz bir olaydır. Bu arada Azerbaycan'ın büyük bölümü subtropik iklim kuşağında yer almaktadır. Bu sayede ülkenin güneyinde mandalina, portakal, limon, feijoa, kiwi ve tüm bölge için egzotik olan diğer meyveler yetişmektedir. Lenkeran ve Masallı'nın güney bölgelerinde sık sık yeşil muz hevenklerinin sarktığı muz ağaçlarını görmek mümkündür. Muzlar olgunlaşma evresine kadar gelemeseler de tropik ülkelerden gelen misafirlerimizi gözle görülür biçimde şaşırtmaktadır. Erken gelen ilkbahar, yumuşak kışlar ve bolca görülen güneşin oluşturduğu uygun iklim şartları Azerbaycan'ı plaj turizminin merkezi haline getirmektedir. Apşeron kıyılarında plaj sezonu mayısta açılmakta, eylül sonlarına kadar da sürmektedir.

 

Yeryüzünün en büyük tuz gölü: Hazar Denizi

Tüm resmi ve gayri resmi kaynaklar Hazar Denizini dünyanın en büyük gölü olarak adlandırmaktadırlar. Gerçekten de şu andaki yüzölçümü 371.000 km2, maksimum derinliği 1.025 m'dir. Özellikle devasa yüzölçümü ve ayrıca yatağının okyanus tipi yerkabuğu ile kaplı olması bu gölün deniz olarak adlandırılmasına imkan sağlamaktadır. Diğer denizlerden farklı olarak Hazar Denizinin suları çok tuzlu olmadığından yüzmeye daha uygundur, gözleri az yakar ve deriyi kurutmaz. Eğer tüm bunlara bir de Apşeron'un kıyılarındaki ve ünlü tatil yöresi Nabran'ın gelişmiş altyapısını, çok sayıdaki otel ve dinlenme tesisini, tekneyle gezme, yat kulübü, balık avlama, dalma gibi etkinlikleri de eklersek neden Azerbaycan'ın gerçekten de tüm Hazar bölgesinin plaj turizminin merkezi olarak kabul edildiği daha iyi anlaşılmaktadır.

 

UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ne eklediği Eserler

Bu eserlerden biri Gobustan Devlet Tarih-Sanat Milli Parkı veya sadece Gobustan dünya kültürünün ender eserlerinden ve insan medeniyetinin ilk yerleşim yerlerinden biridir. Bu Arkeolojik Milli Park Bakü'nün 60 km güneyinde düzlük bir arazi üzerinde yer almaktadır ve 537 hektarlık bir kısmı ise kaya resimlerinin bulunduğu kültürel peyzajdır. Gobustan dağlarında taş devri ve daha geç dönemlere ait insan yerleşimleri olduğuna dair kaya resimleri, yerleşim yerleri, mezar taşları vs. gibi kanıtlar bulunmaktadır. Yine burada tarih öncesi kromlehler (dikey olarak yuvarlak oluşturacak şekilde yerleştirilmiş taşlar, Stonehenge'in Azerbaycan'daki benzeri) yer almaktadır. Gobustan'da insan ve hayvan figürlerinin resmedildiği yaklaşık 6.000 petroglif (duvar resmi) mevcuttur. M.S. I. yüzyılda Roma İmparatoru Domitianus'un XII. Lejyonunun Gobustan'a gelmiş olması da ilginçtir. Bu bilgiyi içeren Latince duvar yazısı bunu kanıtlamaktadır.

Bakü'nün merkezindeki eşsiz Tarihsel-Mimari Milli Park olan ve halkın sadece Kale olarak adlandırdığı İçeri Şeher de UNESCO'nun Dünya Mirası Listesinde yer alan bir başka anıttır. İçeri Şeher en eski ve halâ Azerbaycan'ın, hatta Orta Doğu'nun en yoğun yerleşim yerlerinden biridir. 221.000 m2'lik alana kurulu Milli Park'ta 1.300'den fazla aile yaşamaktadır. Arkeolojik kazılarda bronz çağına ait mezarlar bulunmuştur. Yunanlılar ve Romalılar yazılı olarak Bakü'den bahsettiklerinde özellikle İçeri Şeher'i anlatmışlardır. Tüm dünyanın bildiği Kız Kulesi (XII. Yüzyıl) ve Şirvanşahlar Sarayı (XIII-XIV. yüzyıllar) eserleri burada yeralmaktadır. Bundan başka kalın kale duvarlarının ardında çok sayıda eşsiz eser (camiler, minareler, kervansaray kalıntıları ve hamam) bulunmaktadır.

Yeri gelmişken belirtelim, Mironov ve Nikulin'in ünlü Sovyet filmi “Pırlanta Kol”un kahramanları İçeri Şeher'in sokaklarında dolaşmışlardı. Yine “Amfibi İnsan” filmi de burada çekilmiştir. Günümüzde İçeri Şeher'de turistlerin ulusal Azerbaycan giysilerini, şal ve kalpak, kap-kacak ve hatta el halıları satın alabilecekleri çok sayıda hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır.


 

Eşsiz Şifalı Petrol- Naftalan Tesisleri

Naftalan dinlenme-tedavi tesisleri yeryüzünde başka bir benzerinin olmaması ve şifalı naftalan petrolünün içeriğindeki biyolojik özellikleri sayesinde dünyaca üne kavuşmuştur. Bölge Azerbaycan'ın ikinci büyük kenti olan Gence'ye 20 km uzaklıkta, Naftalan şehrindeki naftalan petrolü yatağı bölgesinde yer almaktadır.

Naftalan petrolü dünyada başka benzeri olmayan eşsiz şifalı özelliklere sahiptir. Naftalan petrolü insan organizması üzerinde çok yönlü tedavi edici özellikler ihtiva etmektedir. Antienflamatuar, analjezik, damar genişletici ve metabolik süreçleri hızlandırıcı özelliklere sahiptir. Naftalanın çeşitli hastalıkları tedavi edici özellikleri ve etkinliği binlerce bilimsel çalışma ve monografi sonuçlarıyla teyit edilmiştir.

Naftalandan yapılan merhemi üretmek için ilk fabrikayı Alman mühendis ve imtiyaz sahibi E.İ.Eger inşa etmiştir. Bu fabrikanın ürünleri ve bundan yapılan hammadde Almanya'ya ihraç edilmiştir. 1986 yılında fabrika temelinde iki naftalan şirketi “Magdeburg Naftalan” ve “Dresden Naftalan” faaliyete geçmiş ve naftalandan preparatlar üretmektedirler. “Eger” merheminin üretim yöntemi sır olarak saklanmaktadır ve monopolize edilmiştir.

Günümüzde naftalan dinlenme-tedavi tesisleri bölgesi şifalı naftalan banyoları yardımıyla 70'ten fazla hastalığın tedavisini sağlamaktadır.

 

Çamur Volkanları

Çamur volkanları bakımından Azerbaycan dünyada ilk sırada yer almaktadır. Yeryüründe bulunan 800 çamur volkanının 350'si buradadır. Her yıl binlerce turist patlamalar ve yeraltından gelen gürültüler eşliğinde etkin çamur volkanı infilaklarını görmek üzere Azerbaycan'a gelmektedir. Derin toprak katmanlarının patlamaları sırasında gazlar yeryüzüne çıkmakta ve derhal alev almaktadır. Alevler volkanlar üzerinde 1.000 metreye kadar (Karasu volkanı) çıkmaktadır.

Gezginler ay yüzeyini hatırlatan çamur volkanlarının arasında fotoğraf çektirmekten çok hoşlanmaktadırlar. Mars'ın yüzeyini araştıran NASA jeologlarının Azerbaycan'ın çamur volkanlarını yapıları bakımından Kırmızı Gezegenin yükseltilerine benzetmeleri ilginçtir.

Azerbaycan'daki çamur volkanlarının ilk patlamasının 25 milyon yıl önce gerçekleştiği kabul edilmektedir. Son 200 yılda Azerbaycan'da 200 büyük patlama meydana gelmiştir. Yirmi üç çamur volkanı Milli Park statüsü kazanmış olup koruma altına alınmışlardır. Ticari olmayan İsviçre Kuruluşu “Dünyanın Yedi Harikası”nın yaptığı Uluslararası Yarışmada Azerbaycan'ın çamur volkanları 5.liği kazanmıştır. Azerbaycan'da bulunan dünyanın en büyük çamur volkanı 15 Eylül 2004 tarihinde Guiness Rekorlar Kitabına girmiştir.
 

Azerbaycan'ın eşsiz Ulusal Mutfağı

Azerbaycan mutfağı Doğunun en ilginç mutfaklarından biridir. Aromalı yeşillikler ve baharatlarla çeşnilendirilmiş çok çeşitli ve her türlü et, balık ve sebze yemekleriyle ünlüdür.

Azerbaycan'a gelen en sofistike gurmeler ulusal mutfağımızın sadık müptelaları olmuşlardır. Azerbaycan mutfağının ürünleri ve yemekleri orijinal ve benzersizdirler.

Azerbaycan yemeklerinin çoğu koyun, dana ve tavuk etiyle hazırlanmaktadır. Azerbaycanlılar da diğer Müslümanlar gibi domuz eti yemezler. Kuşbaşı et ve şüphesiz özellikle mersin balığı ve mersin balığının bir türü olan sevruga balığından yapılan yemekler yaygındır. Azerbaycan mutfağı sebze bolluğuyla ünlüdür. Ayrıca bol miktarda baharat da kullanılmaktadır. Özellikle safran Azerbaycan mutfağında çok popülerdir. 50'den fazla yemekte safran kullanılmaktadır. Azerbaycanlılar ekmek olarak uzun pide, lavaş ve tandır ekmeğini tercih etmektedirler.

Ülkenin çeşitli bölgelerinin kendi ünlü yemekleri vardır. Örneğin Şeki'nin piti'si (kil kaplarda ağzı kapalı olarak fırında pişen, koyun etiyle yapılmış Azerbaycan milli çorbası), helva (şeker, ceviz veya çeşitli tohumlarla yapılan bir doğu tatlısı), Masallı ve Lenkeran'da levengi (dövülmüş ceviz ve baharatlarla birlikte doldurulmuş tavuk veya balık), yarım ay şekli verilmiş içi et, yeşillik, bal kabağı, nar tanesi, peynir veya soğanla doldurulan hamur işi olan kutab ve ekmek Kusar'daki gibi hiç bir yerde yapılmaz.

 

İpek Yolu Üzerinde Bulunan Şeki Şehri

Arkeolojik veriler Bakü'ye 380 km uzaklıkta bulunan Şeki şehrinin Kafkaslardaki en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu göstermektedir. Kazılarda elde edilen pek çok bulgunun yaşı 2.500 yıldan fazladır. Şeki eskiden beri ustaların, zanaatkarların ve tüccarların şehri olarak ün salmıştır. Büyük İpek Yolu ülkelerinden tacirler buraya gelmişlerdir. 1872 yılında Lion'da yapılan dünya fuarında Şeki ipeği madalya kazanmış ve Şeki Azerbaycan'ın Lion'u olarak adlandırılmıştır. Sadece ipek değil, zarif işlemeler de tüm dünya fuarlarında hayranlık uyandırmıştır. Şeki kasnakla işlenen tekelduz'un (kadife, kumaş veya sahtiyan üzerine bitki desenli) da merkezidir. Şeki'ye gelen Baba A.Dumas “24 rubleye iki tane işlemeli semer satın aldım. Fransa'da bunları 2.000 Franka bile almak mümkün değil veya daha doğrusu bunlara paha biçilemez.”, diye yazar.

Ticaretin bu kadar geliştiği bir şehirde kervansaray inşaatlarına büyük önem verilmiştir. XVIII. yüzyılda yapılan iki tanesi (Üst ve Alt Kervansaraylar) günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Üst Kervansaray hala aynı amaçla, otel kompleksi olarak kullanılmaktadır.

Şehirde bol miktarda tarihi ve mimari eser bulunmaktadır, bunlar arasında çok sayıda erken dönem Albanya mimari eserleri, eski kaleler, camiler, minareler, ortaçağ hamamları, köprüler vs. sayılabilir. Şeki ve aynı zamanda tüm Azerbaycan mimarisinin de incisi olan mimari eser ise XVIII. yüzyılda tek bir çivi bile çakılmadan inşa edilmiş, göz alıcı duvar resimleri ve desenli vitraylarla süslenmiş büyük Şeki Hanları Sarayı'dır.

 

Ateşin ruhu ve ateşler ülkesinin sırları

Eski zamanlardan beri Azerbaycan Ateşler Ülkesi olarak tanınmaktadır. Apşeron Yarımadası petrol ve gaz açısından zengindir. Yanan gazların yeryüzüne çıkışı tanrısal bir gizem olarak kabul edilmiş ve dünyanın dört bir ucundan insanları buraya çekmiştir. Antik zamanlardan bu yana ateşe tapanlar Bakü'de toplanmış ve burada kutsal ateşlere adanan ibadethaneler kurmuşlardır. Bunlardan biri de Zerdüştlerin ibadethanesi olan Ateşgâh'tır. Ateşgâh Bakü'ye 30 km mesafede, Surahanı kasabasında bulunmaktadır. İbadethane XVII-XVIII. yy.larda Bakü'de yaşayan ateşe tapan Hindu topluluğu tarafından inşa edilmiştir.

Apşeron'a gelen gezginler sık sık seyahat notlarında gizemli ateşlerden bahsetmişlerdir. Bakü'nün ateşleri konusunda 1858 yılında buraya gelen ünlü yazar Alexander Dumas ilginç notlar bırakmıştır.

Yeryüzüne çıkan yanan gazlar Apşeron Yarımdasında, Bakü yakınlarındaki küçük bir kasabayı, Yanardağ'ın bulunduğu Mehemmedi'yi ünlü yapmıştır. Dağın yamacı uzun yıllardır gece ve gündüz yanan ateşlerle kaplıdır. Doğanın bu mucizesini görmek için dünyanın dört bir tarafından turistler buraya akın etmektedirler. 2007 yılından itibaren Yanardağ devlet koruması altına alınmış ve burası Devlet Tarih-Kültür ve Doğa Parkı olarak ilan edilmiştir.


 

Bakü Bulvarı

Azerbaycan'ın başkentine herhangi bir amaçla gelen herkes için en çekici yer 2009 yılında kuruluşunun 100.cü yılını kutlayan Bakü Sahil Parkı ya da kısaca Bulvardır. Harika çevre düzenlemesi, ağaçların gölgeleri altındaki yolları, lezzetli dondurmaların, tatlıların ve her türlü atıştırmalığın servis edildiği sakin kafeleri, çayhaneleri, yat kulübü, çocuklar ve yetişkinler için çok sayıdaki atraksiyonlar misafirleri kendine çağırmaktadır. Ünlü Ticaret ve Eğlence Merkezi Park Bulvar, modern bir tarzda inşa edilmiş Uluslararası Mugam Merkezi ve orijinalliğiyle cezbeden yeni Azerbaycan Halı Müzesi binası yine burada yer almaktadırlar. Sahil Milli Parkının gerçek süsü, açılışı 2012 Eurovision Şarkı Yarışmasında yapılan, neon ışıklarının aydınlattığı ünlü Baku Crystall Hall Spor ve Konser Kompleksi olmuştur. Bulvar'da sık sık ilginç etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Bunlar arasında konser programları, ulusal sanat ustalarının çalışmalarının görücüye çıktığı sergiler, hediye çekilişleri, halk geçit resimleri vs. sayılabilir. Günümüzde yaklaşık 5.5 km olan Bulvar'ın uzunluğu sürekli artmaktadır. Günümüzde Bulvar dünyadaki en yüksek dalganan bayrağının (gönder yüksekliği 162 metre) olduğu Devlet Bayrağı Meydanı'ndan Uluslararası Bakü Limanı terminaline kadar uzanmaktadır. Yakın bir zamanda sahil Beyaz Şehir olarak bilinen Bakü'nün futurist tarzda inşa edilen yeni semti boyunca devam ettirilecek ve böylece Bulvar'ın uzunluğu yaklaşık 15 km'ye ulaşacaktır.

 

Eşsiz Modern Mimari

Tarihi gezilip görülecek yerlerinin yanı sıra modern Bakü'de yeni sembol binalar da ortaya çıkmıştır. Hepsinden önce 3 binadan oluşan ünlü kompleks Flame Torwers gelmektedir. Binalardan biri rezidanstır, diğeri iş merkezi olarak faaliyet yürütmekte, üçüncüsünde ise ünlü dünya oteller zinciri Fairmont Oteli bulunmaktadır. Flame Towers'in aydınlatmasının şehircilik konusunda etkili bir forum olan skyscrapercity.com'un yaptığı bir ankette dünyanın en iyisi olarak kabul edilmesi ilginçtir. Kulelerin yüzeyleri tümüyle LED ekranlarla kaplıdır ve şehrin en uzak noktalarından dahi gayet iyi görülen çeşitli hareketli görsel şekilleri yansıtmaktadır.

Ünlü Haydar Aliyev Kültür Merkezi de en az Flame Towers kadar ünlü olmuştur. H.Aliyev Kültür Merkezi, kongre merkezi, müze, kütüphane ve 9 hektarlık parkıyla bir tesisler kompleksidir. Binanın projesi ünlü mimar Zahe Hadid'e aittir. Yeri gelmişken belirtelim, Flame Towers ve Haydar Aliyev Kültür Merkezi binaları Discovery ve Science Channel'ın programlarında geniş biçimde ele alınmışlardır.

Ve son olarak Devlet Bayrak Meydanında yer alan ve 2012 Eurovision Şarkı Yarışmasının yapıldığı ultra modern konser kompleksi Crystal Hall'ı anmadan geçmek olmaz. Crystal Hall'ın cephesi değişik efektler oluşturmaya imkan sunan salondan ve dıştan çeşitli modern, dinamik ışık düzenekleriyle donatılmıştır. Örneğin Eurovision Şarkı Yarışmasında her bir yarışmacının sahneye çıkışı sırasında o ülkenin bayrağının renkleri dış duvarlara yansıtılmıştır. Özel efektlerin yapımcısı İsviçre firması Nüssli International AG dünyanın hiç bir şehrinde benzer bir şeyin bulunmadığını iddia etmektedir. Şu anda Crystal Hall'da dünya yıldızları sahne almaktadırlar. Jennifer Lopez, Shakira, Rihanna, San Remo Yıldızları vs. burada konserler vermişlerdir.

 

Azerbaycan Milli Parkları

Başkent Bakû'nun şehir çekirdeği olan ve U N E S C O ' n u n Dünya Mirası listesinde yer alan “İçeri Şehir”i, Azerbaycan'ı ziyaret edenlerin hemen hepsi görmüştür. Ama, yine UNESCO'nun Dünya Mirası listesinde bulunan “Kobustan”ı ziyaret edenlerin sayısı çok fazla değil. Oysa, burası Azerbaycan'da görülecek yerlerin başında geliyor.

Kobustan

Kobustan, Bakü'ye 65 km uzaklıkta. Bu açık hava müzesinde, neolitik çağda kayalar üzerine yapılmış binlerce resim bulunuyor. Bu resimlerin, sayıca çok olmaları yanında çizgilerinin de yüksek kaliteli olması, onları dünyada benzersiz kılıyor. En eskisinin M.Ö.12. yüzyıla ait olduğu belirlenen bu kaya resimlerinde, insan figürleri yanında, at, öküz, geyik ve balık gibi hayvan figürleri, av sahneleri, dini törenler, kullanılan el aletleri ve şaşırtıcı gemi resimleri görülüyor. Bu resimler sayesinde, tarih öncesi dönemlerdeki yaşam hakkında pek çok bilgi edinilmiş.

Kobustan'daki kaya resimleri, Böyükdaş (Büyüktaş) ve Kiçikdaş (Küçüktaş) tepeleri ile Jingirdag ve Yazılı Tepe'deki kayaların üzerine kazınmış. Sayısı 6000'den fazla olan bu resimlerden en büyük olanının genişliği 9 metreyi buluyor. Bu arada, “Gaval daş” (Kaval taşı) adı verilen bir kaya kütlesini de unutmayalım. Bu kaya parçasına küçük bir taş ile vurursanız, tam-tam'ı andıran melodili sesler duyuyorsunuz.

 

Millî Parklar

Bakû'ya çok yakın olan Abşeron Millî Parkı, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in inisiyatifi ile 2005 yılında kurulmuş. Burada ceylanlar, Hazar fokları ve çeşitli su kuşları yaşıyor. Aslında, bölge Sovyet döneminde de koruma altındaymış. Çöl ve step iklimi karışımı bir havanın hüküm sürdüğü alanda bitki örtüsü zayıf görünüyor ama, tuza ve rutubete karşı dayanıklılık sağlamış özgün bitki türleri var. Kuru alanlarda, çakal, tilki ve tavşan gibi hayvanlara rastlamak da mümkün. Ama kıyılarda görülen kısa boylu Hazar foklarının eşi, benzeri yok.

Ağ-Göl Millî Parkı da, Merkezi Azerbaycan'ın güney kesiminde yer alıyor. Kura- Aras ovasındaki bu Park, aslında çok değerli bir kuş cenneti. Burada 140'dan fazla kuş çeşidi belirlenmiş; bunların yaklaşık 90 çeşidi yıl boyu bu alanda yaşıyor. En çok görülenler, keklik, kaşıkçı balıkçıl, kuğu, yaban ördeği ve toy.

Ülkenin kuzey-doğusundaki Altıağaç Millî Parkı ise ormanlık bir alan. Burada meşe, dişbudak ve gürgen gibi kıymetli ağaçların yanında, “demir ağacı” denen nadir bir türe de bolca rastlanıyor. Tabii, ormanlık yerde hayvanlar da eksik olmaz; burası, sadece Kafkasların bir bölümünde yaşayan bir antilop türünün mesken tuttuğu bir alan. Parkta ayrıca, karaca, ayı, sırtlan, tilki ve kurt gibi hayvanlar da var.

Ülkenin batısındaki Göy Göl ve çevresi de 2008 yılında Millî Park ilân edilmiş. Göy Göl, Azerbaycan'daki en güzel ve temiz göllerden biri. Çevresi tamamen ormanlarla kaplı. Bu ormanlık alanda 420 değişik türden bitki bulunuyor ve bunlardan 20'si dünyada sadece burada var. Göy Göl Millî Parkının hayvan popülasyonu arasında, geyik, karaca, boz ayı gibi memeliler ve akbaba, kuzgun, keklik gibi kuşlar bulunuyor.

Azerbaycan'ın en güneyinde, Hazar Denizi kıyılarına yakın bir alanda, Lenkeran ovasında yer alan Hirkan Millî Parkı'nın yüzölçümü yaklaşık 400 km2. Parkın yüzde 99'u ormanlarla kaplı. Buradaki bitki örtüsünün önemli bir bölümünü, dünyanın başka bölgelerinde rastlanmayan özgün türler oluşturuyor. Örneğin sadece bu bölgede yetişen “Hirkan Kutu Ağacı”, “Kestane yapraklı meşe”, “Hirkan Ayvası”, “İpek Akasya” ve “Kafkas Palmiyesi” bunlardan bazıları. Dikkatli olun; bu ormanlarda karşınıza leopar da çıkabilir. Nesli tükendi sanılıyormuş ama, 2007 yılında bir tane görülmüş.

Şahdağ Millî Parkı ise, yaklaşık 1300 km2'lik yüzölçümüyle, sadece Azerbaycan'ın değil, bütün Kafkas bölgesinin en büyük millî parkı. Azerbaycan'ın en yüksek noktası olan “Bazardüzü Dağı” bu millî parkın içinde yer alıyor. Yöreye has bitki örtüsü ve hayvan popülasyonunun yanında, Şahdağ Millî Parkı bir turizm bölgesi olmaya da hazırlanıyor. Dağ turizmi için gerekli tesislerin plânlamasına çoktan başlanılmış.

Azerbaycan Milli Park Lokasyonları

Bakû'ya çok uzak olmayan Şirvan Millî Parkı 2003 yılında kurulmuş ve “ceylanların yeri” olarak biliniyor. Yarı çöl görünümünde olan arazide küçük göller, bataklıklar ve kum tepeleri var. Burası da bir kuş cenneti ve kuğular, flamingolar gibi çok zengin ve değerli türler barındırıyor. Ama, öncelik ceylanlarda. Bu güzel hayvanlar, parkta yaşayan en büyük memeli hayvan topluluğunu oluşturuyorlar.

Nahçıvan'da da Zangezur Millî Parkı var. Özerk Cumhuriyetin güney doğusunda, Ermenistan sınırına yakın bir alandaki bu park, biyolojik çeşitliliğinin zenginliği ile tanınıyor. Burada, 35'i omurgalı, 23'ü de böcek olmak üzere 58 canlı türü var. Artık Türkiye'de soyu tükenmiş olan “Anadolu Leoparı” bu parkta yaşamını sürdürüyormuş. “Beyaz kuyruklu deniz kartalı”, “altın kartal” ve “Toy kuşu” da göklerde gezinmeye devam ediyor.

Samur-Yalama Milli Parkı. Ülkenin en kuzeyinde Haçmaz Rayonunda yer almaktadır.

 

Turistik Kamplar:


Azerbaycan'da turistler için kurulmuş kamplar çeşitli bölgelerde dağılış gösterir. Bunlar arasında özellikle; Bakü-Garadağ,Mıngeçevir, Hacıkent, Şuşa, Naftalan, Gebele, Zagatala, Lenkeran ve Yalama'dakiler büyük önem taşır. Ancak bunlar içerisinde sadece Yalama'daki kamplar 1000 yatak kapasitesini aşmaktadır. Diğer kamplar ise, 1000 yatak kapasitesinin altındadır.Azerbaycan'da esas turizm mevsimi daha çok Mayıs'tan Ekime kadar maksimum 6 ay devam eder. Buna karşılık, Yalama, Zagatala, Şuşa ve Bakıdakı turist kampları ise bütün yıl hizmete açıktır.

 

Sahil şeridi:

İçeri Şehir'in doğusunda, surların hemen dışında, Hazar Denizi'ne bitişik sahil şeridi yer alıyor. Kilometrelerce uzanan sahil bulvarında ferah caddeler, açık alan heykelleri, havuz-lamba-bank gibi ayrıntılar bulunuyor.

Eskiden, İçeri Şehir'in dış kale surları deniz kıyısı boyunca uzanıyormuş. Bu dış surlar, 1800'lü yıllarda şehri denizden ayıran ve “havanın serbest dolaşımını engelleyen yararsız bir yapı” olarak nitelendirilip yıkılmış. Sahil şeridi de taş dolguyla doldurularak genişletilmiş. Genişleyen araziye kısa sürede zarif binalar inşa edilince, güzel bir sahil şeridi ortaya çıkmış. 1900'lerin ilk yarısında, bu bölge şehrin incisi sayılıyormuş. Sahilde yapılan bu düzenlemelerin öncüsü, ünlü Azerbaycanlı mimar Kasım Bey Hacıbabayev sahil şeridindeki bir çok yapıyı ve fıskiyeleri tasarlayan ve inşa eden kişi.

1900 yılında, sahil şeridinin ağaçlandırılmasına karar verilmiş ve uygulama başlatılmış. İki tarafı ağaçlı olan bulvar o günlerin eseri. 1936 yılında, 70 metre yüksekliğinde bir de Paraşüt Kulesi inşa edilmiş. Kule halâ yerinde duruyor ama 1950'den beri kullanılmıyor. Bakû Sahil Şeridi, 1998 yılında, Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in kararnamesiyle Millî Park ilân edilmiş. 1990'larda, Hazar Denizi'nin seviyesinin ani yükselişi nedeniyle hasar gören “Yat Kulübü” binası, bugün yeniden yapılmış bulunuyor. “Azneft” meydanında ise çok iyi tasarlanmış bir fıskiye sistemi yapılmış. “Hükûmet Evi”nin karşısında kurulan bir diğer fıskiye sisteminin ise dünyada benzerinin olmadığı söyleniyor.

bottom of page